Günümüzde sıklıkla çocuklara uygulandığını gözlemlediğim, şu an piyasada aktif halde bulunabilen, ailelerin çocuklarına kendi istekleriyle uygulattıkları veya gittikleri uzmanlarca uygulanan çeşitli ölçeklerden bahsedeceğim bu yazımda…
Öncelikle bir envanter neden uygulanır? Bir uygulama amacınızın olması çok önemlidir. Bu tarz envanterler bir tarama amaçlı kalabalık ortamlarda uygulanacağı gibi bireysel olarak da uygulanabilmektedir. Ancak burada niyetimiz oldukça önemlidir. Çocuklara uygulanan bu envanterler keyfi şekilde uygulanmamalıdır. Her bir envanterin bir uygulama amacı bulunmaktadır. Bu amaca yönelik uygulanmalı ve de uygulanma koşullarına uygun şekilde uygulanarak, uzman veya yetkin kişilerce etik kurallara uygun şekilde yorumlanarak raporlanmalıdır. Bu kısım oldukça önemli. Çocuklara uygulanan envanterler genelde ikiye ayrılmaktadır: Gelişimsel uygulamalar ve zekayı ölçen envanterler… Gelişimsel envanterler çeşitli gelişim alanlarındaki gelişim düzeylerine ilişkin bilgi vermekteyken, zeka testleri bilişsel becerilerin değerlendirilmesine ilişkin bilgiler sunmaktadır.
Altını çizerek yeniden tekrar etmek istiyorum: Envanteri uygulayan kişinin yetkin/uzman olması envanterin doğru şekilde yorumlanması açısından kritik önem taşımaktadır. Yapılan yorumlar sizi doğru şekilde yönlendirmelidir. Bu nedenle herhangi bir envanter ismi ile karşılaştığınızda bu envanterin uygulama amacını sorgulamak ve uygulayan kişinin yetkinliğini sorgulamak oldukça önemlidir. Bu sizlerin hem gereksiz vakit kaybetmenizi önleyecek, hem de ekonomik anlamda zarar görmenizin önüne geçecektir. Bu konuda yaşanmış bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum: Disleksi şüphesiyle bir merkeze başvuran bir danışana zeka ölçeği uygulandığı bir durumla karşılaşmıştım geçmişte… Disleksi bir zeka problemi değildir, ve öğrenme güçlüğüne dair ipuçları veren başka envanterler bulunmaktadır. Ancak ailesinin yeterince bilgisinin olmaması nedeniyle zeka ölçeğine tabi tutulan çocuk danışan, hem ekonomik anlamda zarar gördü hem de değerli vaktini kaybetmiş oldu… Eğer bilişsel bir şüphe olsaydı zeka ölçeği değerlendirme anlamında doğru bir seçim olabilirdi. Ancak disleksi şüphesi ile gelen bir çocuğa o alana dair var olan değerlendirme envanterinin uygulanması gerekmekteydi. Bu gibi durumlarla karşılaşmamak adına yapılacak ölçüm aracını sorgulamakta fayda vardır.
Yukarıda bahsettiğim gibi özellikle zeka ölçekleri şu sıralar oldukça sık bir şekilde uygulanmakta ve çocukların “üstün veya yüksek zekalı” etiketlerle hayatlarına devam ettiğini gözlemliyorum. Normal bir popülasyonla üstün zekalı olmanın bu kadar yaygın olmadığını bildiğimize göre burada bir sorun olduğunu düşünmekte fayda var. Peki ya zekayı ölçen ölçeğimiz güvenilir değilse? Öncelikle şu konuda netleşmekte fayda var. Zeka ölçeklerinin neredeyse tamamı 6 yaşını tamamlayan çocuklara uygulanmak üzere geliştirilmiştir. Yani 6 yaşından önce uygulanan ölçekler kati suretle geçerli değildir. Bir diğer sorun ise zeka ölçeklerinin güncel olmayışıdır. Günümüzde farklı uyaranlarla büyüyen çocuklar pek çok alanda kendini geliştirip, çeşitli alanlarda pratik yaparak büyümekteler. Günlük hayatta oynadıkları oyunlarla, okul öncesi eğitim kurumlarında yaptıkları aktivitelere çok benzer aktivitelerin bulunduğu bir zeka ölçeğinden, “öğrenilmiş” aşamaları sorgulayan bir zeka ölçeğinden düşük bir değerlendirme almasını beklemek çok da gerçekçi olmayacaktır. Yani kısaca zaten çok hakim olduğu aşina olduğu bir konuya dair hiç bilgisi yokmuşçasına çocukları sınamak çok yüksek ihtimalle “üstün zekalı” sıfatını almanıza neden olacaktır. Bu nedenle uygulanan zeka ölçeğinin güncelliğini sorgulamakta fayda vardır. Ancak şunu da belirtmek isterim. Burada bahsetmeye çalıştığım şey ölçekleri kendi içinde sınıflandırıp şu iyidir bu kötüdür demek değildir. Tam aksine daha güncel olan daha geçerlidir. Çünkü bilim gelişmelerin ışığında ilerlemektedir. Dünya’da ve Türkiye’de çok daha güncel hali bulunan bir ölçek varken; 50 yıl, 100 yıl ve hatta çok daha önce geliştirilmiş bir ölçek üzerinden çocuğunuzun gelişimi hakkında bir karara varmak olumlu sonuçlar vermek yerine anne ve babaları çok yanlış yönlendirebilmektedir. En büyük sıkıntılarımızdan biri ölçeklerinin güncelliği, bu konu burada kenarda aklımızda bir yerlerde bulunsun… Şimdi daha büyük bir sorundan bahsedeceğim: Yeterince yetkin olmayan kimselerce uygulanan envanterler…
Uzmanın yetkinliği yapılan uygulamanın geçerliliğini ve güvenilirliğini belirleyen bir diğer unsurdur. Her bir envanterin uygulama ve değerlendirme süreçleri belli başlı kurallardan ve aşamalardan oluşmaktadır. Bu aşamalardan herhangi birinin yanlış değerlenlendirilmesi veya yapılan en ufak bir değerlendirme hatası, envanterin sonucunun olması gerekenden farklı şekilde yorumlanması demektir. Bu durum hem çocukların hem de anne babalarının yanlış yönlendirilmesi anlamına gelmektedir. Bir çok kez önceden yapılmış envanter raporlarını gözlemleme fırsatı buldum. Çoğu kez değerlendirme raporlarının teknik ve etik anlamda yetersiz ve yanlış olduğunu gözlemledim üstelik bu raporların altına atılan imzanın büyüklüğünden bağımsız olarak… Maalesef ki ülkemizde bu envanterleri uygulayan kimseler bir denetim mekanizmasına tabi tutulmaksızın eğitimler ve sertifikalar alarak uygulamalar yapmakta ve yanlış yönlendirmeler yapmaktadır. Envanteri uygulayan kişinin eğitimini kimden ve nereden aldığı, alanında uzman olup olmadığı bu nedenle çok büyük önem arz etmektedir.
Uzm. Psk. Emine KAYA BİCAN
♣ Görseller alıntıdır.