Neden böyle bir başlık seçtiğimi öncelikle açıklamak isterim. Son yıllarda dramatik şekilde artan, artmaya devam eden istismar ve ihmal vakaları, siber zorbalık dediğimiz sosyal medya zorbalığı, siber suçlar bizleri bazı önlemler almaya sürüklemektedir. Bu sebeple bu haftaki yazımda sizlere bir önleme yöntemi olarak internet ortamının güvenliğinden bahsedeceğim:
Neden Güvenli İnternet?
İlk olarak worldometers.com sitesinden aldığım çarpıcı medya ve toplum verilerinden bahsetmek istiyorum (Merak edenler siteyi inceleyebilirler). Ben biraz sayıları yuvarlayarak bahsedeceğim:
- Bu yıl basılan yeni kitap sayısı yaklaşık 3 milyon
- Bir günde dağıtılan gazete sayısı yaklaşık 250 milyon
- Bir günde gönderilen elektronik posta sayısı yaklaşık 120 milyar
- Bir günde yazılan blog sayısı 2 ile 4 milyon arasında değişiyor
- Bir günde gönderilen tweet sayısı 400 ile 500 milyon arasında değişiyor
- Bir günde Google’da yapılan arama sayısı 3 ile 4 milyar arasında değişiyor
Hadi biraz daha spesifik bir alandan bahsedelim: WhatsApp
- Kullanıcı sayısı 1 Milyar
- Günlük atılan yazılı mesaj (sms’den fazla) sayısı 42 milyar
- Günlük video sayısı 250 milyon
- Günlük fotoğraf paylaşımı sayısı 1,6 Milyar
Dünya nüfusunun yaklaşık 7.7 milyar olduğunu düşünürsek rakamların ne kadar büyük boyutlarda kitleleri etkilediğini söylememiz yanlış olmaz.
Gelelim Türkiye’ye… We Are Social (Digital in 2018) raporu 2018’in en başında yayınlandı. Ocak 2018’de yayınlanan veriler göre:
- 3 milyon internet kullanıcısı
- 51 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı
- 44 milyon aktif mobil sosyal medya kullanıcısı
Buradaki en aktif uygulamalar ilk satırlarda Youtube, Facebook, WhatsApp, Instagram ve Facebook Messenger, Twitter şeklinde yer alıyor ve sonrasında da devam ediyor (Detayları merak edenler buraya tıklayabilirler).
Rakamlar bu şekilde çarpıcıyken “Neden güvenli internet?” sorusu da böylece şekillenmeye ve anlam bulmaya başlıyor. Kişisel haklarımız, kişisel ve kurumsal verilerimiz, mali haklarımız, istismar, taciz, şantaj ve siber zorbalık, internet bağımlılığı ve sanal ortamların gerçek hayata taşınması ve daha nice sebepler bizleri internet kullanımı konusunda bilinçli olmaya ve zarar görmemek adına da önlemler almaya yönlendiriyor.
Çocuklar artık çok erken yaşlardan itibaren internetle tanışmaya başlıyorlar. Önlem alma konusunda anne ve babalar çocuklar küçükken daha dikkatli ve gözlemci olurlarken; çocukların yaşları ilerledikçe bu alana dair bilgileri de azalmakta ve ipin ucu bir miktar kaçmaktadır. Bu konuda genelde iki uçlu şekilde tutum sergilenmektedir: Aileler ya çok kısıtlayıcı, ya da çok müsamahakar tutumları benimsemektedirler. Altını çizerek söylemek isterim ki güvenli şekilde internet kullanıcısı olmak çocukların kişisel sınırlarını ihlal etmeden, kısıtlamadan onlarla birlikte keşfederek, öğrenerek ve öğreterek mümkün olmaktadır. Kısıtlamanın ve yasaklamanın hiçbir zaman doğru olanı öğretmediği ve doğru olana yönlendirmediğini hepimiz artık biliyoruz.
Peki Nasıl Güvenli Şekilde İnternet Kullanmak için Neler Yapabiliriz?
Bu alandaki çalışmalarıyla adından söz ettiren bir emniyet çalışanı, halkla ilişkiler ve NLP uzmanı olan Valit ASLANKOL’un “Güvenli İnternet Kullanımı” başlıklı seminerinde aldığım notları sizlerle paylaşacağım. Valit Bey seminerde 4 temel prensipten bahsetmişti:
- Paylaşmadan önce düşün!
Paylaşmadan önce düşün, çünkü paylaşımlar biz tıkladıktan sonra ölümsüzleşiyor, ve bizler silsek dahi aslıda tam olarak hiçbir zaman yok olmuyor. Başka bir deyişle, bizler paylaştıktan hemen sonra gönderimiz bizim kontrolümüzden çıkmış oluyor. Kopyalanabilir, istemediğimiz birinin eline geçebilir, bizler için ileride bir tehdit unsuru oluşturabilir. Bu çok önemli bilgi bizleri şu soruya yönlendirmelidir. “Paylaşacağım içerik başkalarının veya yabancıların eline ulaştığında rahatsız olur muyum?” Eğer bu sorunun cevabı evetse, paylaşırken bir kez daha düşünmekte fayda var…
- Yabancı “arkadaşlar”
Sanal ortamlarda edindiğimiz arkadaşlar her ne kadar gerçek gibi görünseler de aslında bize oldukça yabancılar…Ne kadar özel hissettirse de, tanıdık hissettirse de hiç tanımadığımız bir yabancı…Sesinin tonunu, yüzündeki mimikleri göremediğimiz bir kimsenin sadece yazdıkları veya paylaştıkları ile tanıdığımız bir kişi… Bu kişi veya kişilerle paylaşılan bilgiler ve içerikler konusunda dikkatli olunması gerekmektedir… Özellikle bu konuda çocukları bilinçlendirmekte fayda var! (Bu konuda hazırlanmış çok güzel iki tane kamu spotu bulunmakta: 1. Clare Story ve 2. Becky’nin Hikayesi)
- Ortam sanal olsa da suç gerçektir
Oyunlarda veya herhangi bir sosyal medya alanında yarattığımız karakter sanal olsa dahi işlenen suç gerçektir. Yapılan bir hakaret, iki kişi arasında gerçekleşen konuşmaların, yazışmaların ekran görüntüsünün alınması, oyun karakteri hırsızlığı vb gibi suçlar “gerçek suç” kategorisinde değerlendirilmekte ve cezalandırılmaktadır. Şöyle ki: Örneğin iki kişi arasındaki yazışmaların ifşa edilmesi Türk Ceza Kanununa (Madde 134 ve 136) göre suçtur.
- Dijital Dünyada İzler Silinmiyor
Paylaşılan hiçbir şeylerin izleri hep kalıyor ve asla yok olmuyor. Artık bir çok firma işe alım sürecinde kişilerin sosyal medya hesaplarını kontrol etmekte ve bilgi almaktadır. Yıllar yıllar önce paylaştığınız herhangi bir resim, yazı veya video yıllar sonra tekrar karşımıza çıkabilir. Bu gün hevesle paylaşılan herhangi bir gönderi, daha sonra pişmanlığa sebep olabilir. Bu nedenle ilk prensipte de belirtildiği gibi paylaşmadan önce bir kez daha düşünmekte fayda var..
Özetle, güvenli internet kullanımına ilişkin:
- 4 temel prensibi benimsemeliyiz.
- Kaynağı bilinmeyen internet sitelerini, elektronik postaları açmamalı ve bilinmeyen linklere veya görsellere tıklamamalıyız. Arama motorlarını kullanırken karşımıza çıkanlara dikkat etmeliyiz.
- Üyelik istenen sitelerde kişisel bilgilerin paylaşımına dikkat etmeliyiz. Gerekli gereksiz her türlü bilginin istendiği üyeliklerde istenen bilgilere ilişkin şüpheyle yaklaşmakta fayda var.
- Üye olunan siteler için beni hatırla seçeneğini kullanmamalı ve güvenli çıkış yapmalıyız
- Gizlilik için belirlediğimiz şifrelerde ve sorularda açık yanıtlar kullanmamalıyız. Belirlediğimiz şifreleri asla yabancılarla paylaşmamalı ve belirlediğimiz parolaların güvenli olmasına (harf, rakam ve özel karakter içermesine) dikkat etmeliyiz. Şifrelerimiz bize özeldir.
- Sahte virüs, polis, veya kaynağı belirsiz herhangi bir uyarıya itibar etmemek. Her türlü dolandırıcılık ihtimalinden bizi uzak tutacaktır.
Bu prensipleri anne ve babalar öncelikle kendileri benimsemeli ve sonra da çocuklara model olarak onlar gerekli önlemleri almayı öğretmelidir. Özellikle anne ve babaların sosyal medyada hesaplarındaki paylaşımlarına dikkat etmesi gerekmektedir. Daha önce de belirtildiği üzere Türk Ceza Kanunu’nun 134 ve 136. maddeleri gereğince bir kimsenin izinsiz olarak fotoğrafını veya videosunu çekmek, ondan izinsiz şekilde bu görselleri yayınlamak suçtur. Sizin veya çocuğunuzun bir görseli sizden izinsiz olarak paylaşılamayacağı gibi, siz de izin almadan bir başkasının veya bir başkasının çocuğunun görselini izin almadan yayınlayamazsınız. Okullarda, doğum günlerinde, çocuk evlerinde parklarda vs topluca çekilen ve sosyal medyalarda paylaşılan fotoğraflara bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir. Anne ve babaların bu konuda bilinçlenmesi, olası bir zararın önlenmesi için yapılacak ilk adımlardan biridir. Tüm anne ve babaları, çocuklarla çalışan ve onlarla birebir temas kuran tüm meslek elemanlarını bu konuda dikkatli olmaya davet ediyorum…
Uzm. Psk. Emine KAYA BİCAN
♣ Görseller alıntıdır.
Kaynaklar:
https://www.slideshare.net/wearesocial/digital-in-2018-global-overview-86860338
https://www.slideshare.net/wearesocial/digital-in-2018-in-western-asia-part-1-northwest-86865983
Valit Aslankol, Güvenli İnternet Kullanımı, Kasım 2017
http://www.worldometers.info/tr/
https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html