Yazar: Georges Perec
Çeviren: Sosi Dolanoğlu
Yayınevi: Metis Yayınları
Yıllar önce bir arkadaşımın tavsiyesi ile okumuştum bu kitabı. Bu gün kitaplığımı karıştırırken elime geçti ve bu hafta, bu kitabı önermek istedim.
Yalnızlığı ve depresyonu duygusal çözümlemelerle ele alan yoğun ve bir o kadar da sürükleyici bir kitap. Yazar bahsi geçen konuları oldukça naif bir şekilde ve akıcı bir dille kaleme almış. Varoluşçu perspektiften yazılmış bu kitabın dili kimileri için karamsar bulunsa da merak edenler için alternatif bir seçenek olacağını düşünüyorum…
——spoiler——
…yalnızlığın bir şey öğretmediğinden, kayıtsızlığın bir şey öğretmediğinden başka hiçbir şey öğrenmedin. bu bir aldatmacaydı, göz alıcı ve tuzaklı bir yanılsamaydı. yalnızdın, hepsi bu, ve kendini korumak istiyordun; dünyayla senin arandaki köprüler sonsuza dek atılsın istiyordun.
… uzunca bir süre kendine sığınaklar kurup yıktın: düzen ya da eylemsizlik, başıboş sürüklenme ya da uyku, geceleyin devriye gezmeler, yansız anlar, gölgelerin ve ışıkların kaçışı. daha uzun bir süre kendine yalan söylemeyi, kendini sersemleştirmeyi, kendi oyununa gelmeyi sürdürebilirsin belki. ama oyun bitti, büyük şenlik, ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti. dünya yerinden kıpırdamadı ve sen değişmedin. kayıtsızlık seni farklı kılmadı.
ölmedin. delirmedin.
——spoiler——
-Tanıtım Yazısından-
İnsanlardan nefret ettiğin anlamına gelmez bu, ne diye onlardan nefret edesin ki? Ne diye kendinden nefret edesin ki? Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar aleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı!…
– Tanıtım Yazısından-
Keyifli okumalar…
Uzm. Psk. Emine KAYA BİCAN